14 Kasım 2011 Pazartesi

Beni Yokluğuna Alıştırma


Bismihu...Sultanın ismi anılmadan yazılan her harf kısır kalır manada...


Parmaklarımdan dökeceğim hiçbir şeyden mesul değilim. Aklımı, kelimelerimi üryan bir gecede kaybettim seni ararken. Kaybolmak kadar kötüsü yoktur bilirsin. Ölmüş bir ten soğutur zamanla sıcak gözyaşlarını. Ama kaybolana ağıt yakamazsın. Umudun bitmez çünkü. Saçma sapan bir bekleyişe bel bağlarsın. İsli bir umudun ardında tükettiğin zamanın haddi hesabı olmaz. Hezeyanların altında ezilen seyrek aklını rafa kaldırabileceğin en uygun zamandır bu dem.

"Aklımdan çıkmıyorsun dedim. Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya" diyordu şair ve her şairin damarlarında dolaşandın sen. Hızlı akıyordun kan damarlarında, çokça hızlı. Vücut ülkesinde kıyametin muştusuydu cismin. Ama nasıl da sevimliydin, nasıl da kehribar bir şeydin sen. Söküp atılmıyordun öyle hemen. Ayrık otu gibi sarsan da sarı bahçemi, rengarenk çiçekler saklıyordun bağrında. Hep hissettim bunu, her zaman.

Uzay boşluğunda salınan bir astronot gibiyim sensiz. Yokluğunda nefesime can verecek bir oksijen tüpüm yoktu, sırt kaslarımı zorlayan... Kızıyorum sana olabildiğince. Senin yok olmaya hakkın yoktu ki. Bunca sessiz kalmayı kimden öğrendin söyle? İnsanım ben, bildiğin insan işte! Çabuk alışırım acılara,sevinçlere, iyi-kötü ne varsa. Çok sürmez umuruma dokunmaz olur. Yüz kere söyledim hatırlasana. "Beni yokluğuna alıştırma!"

İşte yine yoksun. Sonsuzca çoğalıyorsun evrende. Çayımı döktüğüm fincandasın. Sonra aynalarda... Sonra mavide, yeşilde, sarıda... Yansımalarınla sarmalanmışım ya. Yine de yerini tutmuyor işte hiç biri. Kızıyorum sana olabildiğince! Dedim sana değil mi? "Beni yokluğuna alıştırma!."

Asûde 02/11/2011

30 Ekim 2011 Pazar

Ranâ...

Râna...

Sarı saman kağıtlara dudak sürmüş kalemin
Dağılmış mürekkebi damar damar her yana
Kaldırmaz bunca sıkleti hayatı derbederin
Adın vurulmuşsa alnımın çatına,
Suçlusu ben miyim Râna..

Vurgunsa dillerim sana...
Kaleme geçmiyorsa sözüm
İsmini hatmederek yaşıyorsam hakeza
Söyle ..
Suçlusu ben miyim Râna..
Kepenklerine hayat vurulmuş gözlerin

Sarı siyah dumanımda heyulan
Aklımı gömlek cebinde unuttum diye
Suçlusu ben miyim Rana..
Teninin rayihasını ben mi verdim sana..

Dokunmaya kıyamıyor ,
Ruhumla kanatlanıyorsam omuzlarına
Yorgun bedenime
Takviye gülüşler ümidi
Yırtınıyorsa feryad -figan
Gel o zaman,ağlatma...
Yüreğimin şenliği Râna..

Vurgunsa dillerim sana...
Kaleme geçmiyorsa sözüm
İsmini hatmederek yaşıyorsam hakeza
Söyle ..
Suçlusu ben miyim Râna..
Namlusuna kurşun sürülmüş gözlerin...



23/03/2011 Asûde Bircan

17 Ekim 2011 Pazartesi

Özlemek...

Bazen bir sestir
İsmini avaz avaz hançereme yerleştiren...
Kulağımda bilindik ezgiler,
Hüznümde sen ...
Yutkunmakla yutulmuyor özlemin ...

Asûde Bircan


13 Ekim 2011 Perşembe

İzzetinin Hakkı İçin Sevgili...







Giyilmiş bir hırkaydı tersten
Salkım saçak iplikleri
...Karanlığa gün eğiren


Acîb bakışları silerek
Şirke bulaşmadan sevilen
El Baki ..Hüvel Baki ...
İsmine bulaşmış dudaklara
Müjde olsun görülen ...


Cemaline sadık
Nigehbân çehrelerdir meleklerce seçilen..
Umruma razılığın düşse de ey inci
Saçılsa zerrelerim kürreyi arza
Tenime giydirilse kıyamet
Ömrüme salınarak Hayy nefesi
Hem cehrÎ , hem hâfi bir kıyamla
Tutuşsun aşkın bende-i derbederi ...


Bîçareyim ...
Bimecâlim sevgili...
İzzetinin hakkı için sev beni..
Adı güzel ,namı güzel kudretin
Boş çevrilmez kapısından dilenci ...


13/6/2011

12 Ekim 2011 Çarşamba

Üfle Sura...

üfle sura..
kıyametim olsun nefesin
gözlerinin karasına düşsün kederim
razıyım..

infilakın eşiğindeyim ...
temaşası hazindir viranelerin

yokların çoğuyum şimdi
azların azı...

mızrabına küskün saz
bam telinin sızısı

ömrüm ...
hayaletler ülkesi
mihmanı derbeder kentlerin

sarhoş türküleri gibi notasız
devriktir yalpalayan cümlelerim

ziyanımsın...
esmer sözler büyütürüm kederimde
hüzün kanatırım durmadan
kabuksuz yaralarıma

şimdi sensiz tütsülüyorum geceleri
anlamlı olmalı siyah çünkü..
anlamlı kalmalı mavi
kırmızının alnı ise
secdeden hiç kalkmamalı ...

yar dediğim ..
yaramsın...
senin bana mirasın
isimsiz bir nam olmalı ...


19/08/2011
Serâzad Raksı...


Dili dışarda
Salyalı hayalleri
Aşk diye etiketleyip
Kaç bahaya tezgaha sürsen
Yüzde kaç kar ile
Dönersin şu fırıldak köşeyi...



Çıplak dürtülerle sarmaş dolaş
Yaması patlamış
Pantolonunun dar kesimi
Isırgan otu gibi kime değse ellerin
Yakıyorsun acayip..
Dokunma !


Şehvetine bende
Bîperva...
Sadakatin karası
Kırk kere yun !
Bu ateşten derede
Ama sakın arınma!




Serâzadım ...
Eşkiyadır bütün kavgalarım
İnce görünse de kollarım
Sarınca cihanı kuşatırım
Şaşırma !..



Umruna ateş düşmüş kelebeğin
Binlerce kez aldanmaya yeminli
Ateş böceğinin
Ölüme pupa yelken
Kır çiçeğinin
Cismi nar ile yekzan
Aşıkların
Yüzüne utanç olma!

Aşkı yalana katma!


4/9/2011

Meleklerin Avuçlarında Getirilir Yüzün...

dut yemiş bülbül...
ipeğine sarılmış böceğin hırsına yenik
sus değen diline kurban
kelimeler adanmış.

mihengine gün vurulan karanlık
içirilse bülbüle bade
ne çare...
gözlerine hapsettiği ezgileri
rüzgardan dinle
akan sudan
yalpalayan dalgadan
parmak uçlarından bülbülün
göğsüne nefes diye aldıklarından duy
kaç parça hengameyi sırtlanmış
küçük kanatlarının teleklerine

korkmalı suskunlardan
kork sen..
ipeksi kork!
dutu yedirdiğin nameden .

yaprağında yeşerttiğindir
seni suya götüren
ve ansızın hayatını semirip
varını yoka döndüren...


kabına sığmayan dağ
depremlerle sarılır toprağa
özlemi nemalanır asfalt çatlaklarında
yıkılır muazzam kubbeleri arşın
iki büklüm bir selama durur bütün korkular
meleklerin avuçlarında getirilir yüzün
öperim tenini
bir masumu öper gibi...
terine bulanır ruhum
kanatlanır ...


22/08/2011