12 Ekim 2011 Çarşamba

Meleklerin Avuçlarında Getirilir Yüzün...

dut yemiş bülbül...
ipeğine sarılmış böceğin hırsına yenik
sus değen diline kurban
kelimeler adanmış.

mihengine gün vurulan karanlık
içirilse bülbüle bade
ne çare...
gözlerine hapsettiği ezgileri
rüzgardan dinle
akan sudan
yalpalayan dalgadan
parmak uçlarından bülbülün
göğsüne nefes diye aldıklarından duy
kaç parça hengameyi sırtlanmış
küçük kanatlarının teleklerine

korkmalı suskunlardan
kork sen..
ipeksi kork!
dutu yedirdiğin nameden .

yaprağında yeşerttiğindir
seni suya götüren
ve ansızın hayatını semirip
varını yoka döndüren...


kabına sığmayan dağ
depremlerle sarılır toprağa
özlemi nemalanır asfalt çatlaklarında
yıkılır muazzam kubbeleri arşın
iki büklüm bir selama durur bütün korkular
meleklerin avuçlarında getirilir yüzün
öperim tenini
bir masumu öper gibi...
terine bulanır ruhum
kanatlanır ...


22/08/2011

1 yorum: